Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2020-03-05 13:19:00

Gıda fiyatlarının 2050 yılına kadar yüzde 45 artırması bekleniyor

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, gıda fiyatlarının 2050 yılına kadar yüzde 45 artırmasının beklendiğini söyledi.

Kaslowski, Tekfen Tower'da düzenlenen, ''Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi''raporu tanıtım toplantısındaki konuşmada, İdlib'den gelen şehit haberlerinin herkesin yüreğini yaktığını belirterek, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diledi.

''Ulusumuzun başı sağ olsun'' diyen Kaslowski, ''İdlib'de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Olaylar, herkes için çok acı verir noktaya geldi. Daha büyük acılar yaşanmadan, çok taraflı diplomasinin devreye girerek ateşkesi ve barışı sağlamasını temenni ediyoruz. Ülkemiz, dünyamız, çok kritik dönemlerden geçiyor. Savaşlar, göçler, salgın hastalıklar gündemi çok ağırlaştırıyor. Bu zor günleri dayanışmayla geçeceğiz. Uluslararası işbirliğinin önemini bir kez daha görüyoruz.'' ifadesini kullandı.

Kaslowski, TÜSİAD başkanı olarak yaptığı ilk konuşmasında Anadolu topraklarının tarım için tarihsel önemine ve değerine dikkat çektiğini dile getirdi.

Bugün de ülke ekonomisinin ve sosyal kalkınma politikaları açısından son derece öncelikli gördükleri bu konuyu ele almak üzere bir araya geldiklerini anlatan Kaslowski, ''Tarım ve gıda sektörüne yönelik son çalışmamızı sizinle paylaşacağız. TÜSİAD olarak son beş yılda üçüncü kez bu alanda rapor hazırladık. Değer zinciri oldukça uzun, sektörel derinliği çok katmanlı, çok parçalı bir sektörden bahsediyoruz. Tarım ve gıda sektörümüzün karşı karşıya kaldığı yapısal sorunları çok iyi biliyoruz. Hem TÜSİAD'ın hem sektördeki birçok paydaşımızın çalışmaları belli öncelikli konulara dikkat çekiyor. Bu çerçevede, Tarım ve Orman Şurası'nın çıktılarını çok kıymetli buluyoruz. Bugün paylaşacağımız raporumuzda da önceliklendirilmiş bazı alanlara yönelik somut ve uygulanabilir nitelikte çözüm önerilerini geliştirmeyi hedefledik.'' dedi.

- Ele almamız gereken hacimli bir öncelikler listesi var  

Simone Kaslowski, tarımsal arazi hacmi bakımından dünyada ilk 10 ülke arasında bulunulduğunu bildirdi.

Buna rağmen tarımsal verimliliğin ve sektörde yaratılan katma değerin arzu edilenden az olduğuna işaret eden Kaslowski, şöyle devam etti:

''Düşük tarımsal verimlilik ülkemizin uzun vadede kendi kendine yeter bir ülke olma niteliğini riske sokuyor. Üretici örgütlenmelerinin zayıflığını, üreticilerin katma değerden aldıkları payın düşük olmasını, iyileştirilmesi gereken alanların ilk sıralarında görüyoruz. Sektörün sosyal kalkınma ve istihdam politikaları ile doğrudan ve güçlü ilgisi ise bir diğer hassas etkileşim alanını oluşturuyor. Sektörün yıllardır yaşadığı yapısal sorunlar yanı sıra iklim değişikliği, artan nüfus, azalan doğal kaynaklar, göç gibi tüm dünyanın da sorunu olan konular, gündemi daha da zorlu kılıyor. Neticede, tarım sektörümüzün potansiyelini gerçekleştirmesi için önümüzde tüm paydaşlar olarak azimle ele almamız gereken hacimli bir öncelikler listesi var.''

Hızla değişen küresel dinamikleri dikkate alan ülkelerin, rekabetçiliklerini artırmak için avantajlarının olduğu sektörleri ön plana çıkardığını dile getiren Kaslowski, ''Oysa tarım ve gıda sektörüne salt ülkelerin rekabetçiliği merceğinden bakmak son derece eksik bir bakış oluyor. BM'nin tahminlerine göre, dünya nüfusu 2050 yılına kadar yaklaşık 10 milyara çıkacak. Bu durum da şu anki gıda üretiminin yaklaşık yüzde 60 oranında artması ihtiyacı anlamına geliyor. İklim değişikliğine bağlı sel, kuraklık gibi, ekstrem hava olaylarının ise, gıda fiyatlarını 2050 yılına kadar yüzde 45 oranında artırması bekleniyor. Bu veriler de gösteriyor ki gıda değer zinciri tüm dünyanın gıda güvencesi ve sürdürülebilirliği için kritik önemde.
Dünyamızda yaklaşık 815 milyon insan, kronik olarak yetersiz beslenirken, üretilen gıdanın üçte biri kayboluyor. Depolama ve altyapı eksikliği, küçük üreticilerin pazara erişim sorunları, gıdanın, daha tüketiciye erişemeden kaybolmasının ana nedenleri. Ülkemizde örneğin, yaş sebze ve meyvede kayıp oranının yüzde 50'ler mertebelerine ulaşabiliyor olması bu konuyu kritik öncelikler arasına taşıyor.'' diye konuştu.

- Tarım ve gıda olmazsa biz de olamayız

Kaslowski, sektörün durumuna bakarken bir diğer merceğin de kentleşme olması gerektiğini, Türkiye nüfusunun yüzde 90'ınından fazlasının şehirlerde ve ilçelerde yaşadığını belirtereki şunları söyledi:

''Sektördeki ölçek sorununa, kırdan kente göç, yaşlanan tarım nüfusu gibi etkenleri de eklediğimizde konunun sosyal öncelik alanları da netleşiyor. Tarımı gençlerin, girişimcilerin ilgi alanına çekmeliyiz. Bu çerçevede, eğitim reformunun ve teknolojik gelişmelerin kayda değer rol oynayabileceğine inanıyorum. Şimdiye kadar tarım ve gıda sektörünün, 4. Sanayi Devrimi'nin sunduğu fırsatları uygulama konusunda, görece, geride kaldığını görüyoruz. Nesnelerin interneti, yapay zeka ve blok zinciri teknolojilerinde farkındalığın artması sektörün yarattığı katma değeri tetikleyecektir. Ülkemizde tarımda teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayı görev edinmiş şirketleri ve start-up'ları memnuniyetle takip ediyoruz. Bu çerçevede, TÜSİAD SD2 programının bu ekosisteme de önemli katkılar sağlayacağına inanıyor ve şirketlerimizi bu vesileyle Programın 2020 dönemine katılmaya davet ediyorum.
Artık dijitalleşmenin etkilemediği sektör yok. Tüketiciler istedikleri yerden, istedikleri zaman, istedikleri ürüne ulaşabiliyor, fiyat karşılaştırması yapabiliyorlar. Teknolojideki bu gelişimi, sektörde daha sorumlu ve kontrol edilebilir üretime ve ticarete de katkı sağlaması rolüyle önemli buluyorum.''

Sürdürülebilir kalkınma amaçlarını gerçekleştirmek tarım ve gıda sistemlerinin radikal dönüşümünü gerektirdiğini dile getiren Kaslowski, şunları kaydetti:

''Bu da daha etkin üretim, sulama, lojistik, perakende ve tüketici politikalarına ihtiyaç gösteriyor. Sektörde öngörülebilirliğin artırılması için düzenleyici kurulların rolleri, gıda enflasyonu, örgütlülük, lisanslı depoculuk, dış ticaret düzenlemeleri diğer iyileştirmesi gereken alanlar. Yatırımın artırılması ve altyapının geliştirilmesi bağlamında güçlü finansman mekanizmaları tetikleyici etki yapacaktır. Ar-Ge ve inovasyonun güçlendirilmesi için odaklı destekler faydalı olacaktır. Tarımsal üreticilerin kapasitelerinin güçlendirilmesine yönelik politikaları ise tüm değer zincirinin en önemli halkalarından biri olarak görüyoruz. Tarım ve Orman Şura'sının çıktılarına da katkı yapacağına inandığımız bu önerilerimiz üzerinde tüm paydaşlarımızla iş birliği içinde olacağız. Mottomuz belli. Tarım ve gıda olmazsa biz de olamayız.''


Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 basindasaglik.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.